Çarşamba, Eylül 12

Olumlu Görmeyi Başarmak

Çok ucuza edinebileceğimiz kitaplardan , hiç bir zaman herhangi kişisel gelişimi kitabını tam olarak okumadım. Bunuda tam olarak okuduğum sölenemez fakat içerisindeki gerçekten o yararlı bilgileri çıkarıp görmek bizlere kesinlikle birşeyler kazandırmakta.
Kitabın arka kapağından  : ''21.yüzyılda insanlık bilim ve dinin tek başına çözemeyeceği güçlüklerle karşı karşıya. Acının üstesinden gelebilmek için manevi duygularımızı modern bilimin gerçekleriyle birleştirmek zorundayız. Dr.Kazuo Murakami'nin bu önemli araştırması bizi bu hedefe yakınlaştırıyor.''



 Dr.Kazuo Murakami 'nin Gizli Güçlerinizi Keşfedin kitabından seçmeler ve benzemeler...

Olumlu Görmek 


Özellikle zor anlar yaşar ve acı çekerken olumlu düşünmeye çalışmalıyız , çünkü olumlu düşünceler bize asıl bu zamanlarda lazımdır. İşler yolunda giderken olumlu düşünmek çok daha kolaydır. Ne kadar olumlu düşünebildiğimiz konusunda gerçek sınavımızı , zor bir durumla karşı karşıya kaldığımızda veririz. Aslına bakarsanız , işler düzgün yürürken olumlu düşünmeye kafa yormamıza bile gerek yoktur.
Dr.Kazuo Murakami

=> Ben her zaman 'en kötüyü' düşünüp , 'en iyisini' yapabilme felsefesi içerisindeyimdir. Mükemmeliyetçilik sanırım biraz..Bu durum ise gerçektende herşeyi kafaya takan birisi olmamı , işler düzgün yürürken bile olumsuzunu düşünmeme yol açar. Kafa yorduğumda ise neden böyle ? Veya böyle mi olucaktır gibi kaygılara kapıldığım anda hep bir karmaşaya sürüklendiğimi görmüşümdür. İnsan gerçektende bazen bazı durumlarda basit düşünmeli ve gelecek kaygısından korkmamalıdır.
Nelerden korkarsak başımıza bunların geldiği aşikar ,karamsar düşüncenin mıknatıs gibi bu korkuları çektiğini görebiliriz. 

Mükemmeliyetçiliğimi yıktığım sölenemez fakat gerçtekten de bazı durumlarda işe yaramadığı açık. Farkında olmak güzel birşeydir....

İnsanlar sürekli olarak güç durumlarla karşılaşırlar. O sıralarda insanın kendisini başarısızlık duygusu ve umutsuzluğa kaptırması hiç de zor değildir. Mesele , böyle durumlarda cesaretsizliğe kapılmaktan kurtulmanın yollarını aramaktır.

Resmin bütününü ve hayatta başımıza gelen herşeyde olumlu bir yan görmek zorundayız.
 

Bunu yapmanın imkansız olduğunu mu düşünüyorsunuz ? 
Tepkiniz aslında modern insanın noksanlarından birini yansıtıyor.
Bilim ; akılcı düşünmeyi çok ötelere götürmüştür. Bilimin bu hızlı ilerleyeşinden dolayıdır ki ; insanlar artık herşeyi akla uydurmaya çalışmaktadırlar. Bilimsel düşünce mantıksal pozitivizme dayanmakta ve bu yaklaşım , mantığı aşan-görünmez şeyleri algılamamızı zayıflatmaktadır. Akla yakınlık belli bir noktaya kadar önemlidir , ama bu dünyadaki herşey mantığa uygun değildir.

Sadece ''mantıklı olana odaklanırsak ; yalnızca gerçeğin bir kısmını algılayabiliriz. Mantığın ötesine geçmek; mantığın olmadığı bir aleme girmekten çok, meselelerin geleneksel akıl yada günümüzdeki bilimle açıklanamayan yönlerinin var olduğunu kabul etmek anlamına gelmektedir.




Genlerimiz daha biz düşünmeye başlamadan harekete geçer



  Gerçek yaşamda , hepimizin sağlıksız yada enerji yüklü olmadığı zamanlar vardır. İş hayatında sorunlarla karşılaşabilir yada başkalarıyla ilişkilerinizde zorlanabilirsiniz. Böyle zamanlarda karamsarlığa kapılmak oldukça güçtür. Kendinizi bu duygudan nasıl kurtarabilirsiniz ? Size enerji veren genlerinizi harekete geçirerek.

Benim kendi deneyimlerinden yola çıkarak önerebileceğim bir yöntem ; coşkulu olmaya çalışmaktır.  Eğer yaşadığınız anda çoşkunuzu arttıracak bir şeyler bulamıyorsanız , sizi derinden heyecanlandırmış olan geçmiş bir anı düşünün. Coşku , sevinç ve heyecan karışımı bir duygudur.


=> Murakami amcaya buradan teşekkür ediyorum. Bendeki bu olayı görmemi bir kere daha sağlamış oluyor çünkü...
Gülmek üzerine kuruludur genellikle sistemim karamsar bir anın içinin tam ortasına dahi düşsem , düşüncelerim beni alıkoyup yıldırsa bile yani gülemesem bile. Gülmeyi başaramasam bile. Gülmek çaresizlik gibi olsada...
O geçmiş anda yaşadığım ufacık heyecan zerreciklerini alıp sahte hayaller
umutlar oluşturup coşkulu olmayı becerebiliyorum sanırım... Sahte hayallerin , umutların belki bir gün gerçek olmayacağını kim bilebilir :) Umutsuzluğa kapılıp gitmekten iyi olabiliyor bazen.



 

Laboratuvardan Hayat Dersleri

 

Fazla bilmek bazen neden aleyhimize çalışır ? 
Kötü olan bilginin kendisi değildir. Başkalarından daha fazla bilgi sahibi olmak , yargılarımızın mükemmel olduğuna inanmamıza yol açar.
Bilgiye aşırı bel bağlamak sezgilerimizi köreltir ve gerektiğinden daha uzağa bakmamıza neden olur. 


Bir girişim düzgün yürüyemediğinde ,fazla şey bilmek bundan hemen sonuç çıkarmamızı sağlar. 
Böyle durumlardan çıkarılan sonuçlar büyük bir olasılıkla kötümser olucaktır ;  dolayısıyla henüz başarı imkanı varken , projenin başarısızlığa mahkum olduğunu varsayarız.

=> Her insan bu durumu yaşamışmıdır bilmiyorum. Fakat benim yaşadığım tüm olayların içerisinde bulunan ve kesinlikle etkisi olan bir durumdur bu.
Bu tip durumlarda kesinlikle beklemek gerekli. Zamanın fikirlerimizi daha iyi şekillendiriceğini ve daha net şekilde bakıcağımızı açıkca söyleyebilirim. 



Hayata dair sevdiğim bir söz :


''Hayatta öle birşeydir işte : Olumlu düşünce , Olumlu  davranışa , Olumlu davranışta kadere olumlu etki eder. ''
Ahmet Şerif İzgören.








Cumartesi, Eylül 1

Ophelia'ya Mektuplar



Küçük Ophélia,

Beni küçümsediğinizi ya da en azından bana karşı gerçekten ilgisiz olduğunuzu göstermek için ne bu kadar uzun bir söylemin belirgin biçimde örtük olması gerekirdi, ne de bana yazdığınız ciddiyet ve inandırıcılıktan uzak bir dizi “neden” göstermeye gerek vardı. yeterdi bunu bana söylemeniz. böylece, çok iyi anladım, yalnız bu bana daha da acı verdi.

Flört ettiğiniz genci bana yeğliyor ve kuşkusuz onu çok seviyorsanız, benim buna gücenmeye nasıl hakkım olabilir ki? küçük ophélia kimi isterse onu yeğleyebilir: o ne beni sevmek zorundadır –ben buna yürekten inanıyorum– ne de gerçekten beni seviyormuş gibi yapmak zorunda (yeter ki canı eğlenmek istemesin).

Gerçekten seven kişi adli dilekçelere benzer mektuplar yazmaz. Aşk, nedenleri bu kadar incelemez, insanlara da “yakalanması” gereken sanıklar muamelesi yapmaz.

Niçin açık davranmıyorsunuz bana? Size  –ne size ne de bir başkasına–  hiç kötülük yapmamış bir insana acı çektirmeye ne gerek duyuyorsunuz; bu insan yalnız ve yürek karartıcı yaşamını yeterince ağırlık ve acı olarak taşıyan biri; sahte umutlar yaratarak, yapmacık sevgi gösterileri yaparak ona yaşamının ağırlaştığını göstermeye ne gerek var ?

Üstelik bunda sırf eğlenmekten başka çıkar da yok; ya da alaydan başka yarar da yok.

Bütün bunların gülünç olduğunu, en gülünç yanının da ben olduğumu kabul ediyorum.

Kendim de gülünç bulurdum zaten, eğer sizi bu kadar sevmeseydim ve eğer bana vermekten zevk aldığınız acıdan başka şey düşünmeye vaktim olsaydı; bu acıyı hak etmedim ben, sizi sevmek dışında; ve sanırım sizi sevmek de, bu acıyı hak etmek için yeterli bir neden değil. neyse…

İşte bu da benden istediğiniz “yazılı belge”. İmzamı noter eugenio silva doğrulayacaktır.

''Fernando Pessoa''